Kogorou Daitenji aslında kim?

 Öncelikle, aradığım konu başlığını bulamadığım için buraya açtım. Yanlış bir durum oldu ise adminlerimizden özür dilerim.

 Bu yazımda siyaset, derin devlet ve Beyblade ilişkisine değinmek istiyorum. Öncelikle Başkan Daitenji ile alakalı yaptığım bir önceki analizi okumanızı tavsiye ediyorum: https://forum.beybladetr.com/sezonlar/bu-baskan-daitenji'den-acayip-bir-acun-ilicali-vibe'i-aliyorum/msg45642/?topicseen#new

 Gelelim konumuza. Bildiğiniz üzere Beyblade dünyaca sevilen bir spor. Haliyle sosyal, kültürel ve ekonomik olarak dünya çapında ciddi bir etkiye sahip. Para, şöhret, genç ve aktif nüfus. .. Kötü adamların dikkatini çekecek her şey burada. Beyblade, gezegenin 'Modern Doğu' kısmına açılan en görkemli kapı. Genç dimağları etkilemek, daha fazla paraya hükmetmek... Modern siyasal emellerin gerçekleştirilebilmesi için harika bir bağlam, harika bir düzlem...

 BBD başkanı, temiz yüzlü ve tombak dedemiz. Başkan Daitenji olarak bildiğimiz sempatik adam... Aslında sandığımız kişi mi?



 Ülkenin en iyi gençlerini topluyor. Onları yaşıtlarına asla tavsiye edilmeyen yoğun stres ve şiddet üzerine kurulu bir rekabetin içine sokuyor. Bunu önce ülke çapında yapıyor. En iyileri buluyor. Ülkenin en yetenekli çocuklarını, en verimli çağlarında derslerinden, okuldan kopararak ülke ülke gezdirip dövüştürüyor.



 Çocuklar topaçları için ağlıyor, birbirine giriyor. Tonton başkanımız ise sadece gülümsemek ile yetiniyor. Gerginlik öyle üst seviyelere çıkıyor ki, bazen çocuklar için çok kıymetli olan topaçları parça parça oluyor. Beyblade'ler parçalanırken, gözyaşları sel olurken merhamet dolu(!) başkanımız gayet sakin; yüzündeki sahte tebessüm bir anda genişliyor, gerçek ve gevrek bir gülümsemeye dönüşüyor.


 
 BBD başkanlık makamını paravan yaparak; beyaz bıyıkları, yuvarlak göbeği ve şefkatli gülümsemesiyle kamufle olarak emellerini gizliyor. Evlatları için canını verecek ailelerin beyinlerini böyle yıkıyor. Tabii ilgi çekici bazı detaylar da var Şöyle ki;

 Japon Hükümeti'nin BBD için ayırdığı ödenek nereye gidiyor peki? Beyblade'ci çocuklara ya da ailelerine bir ödeme yapıldığına şahit oldunuz mu?
 
 Japon Hükümetinden BBD etkinliklerinde kullanmak üzere aldığı ödenek ile Japon genç nüfusunu kalkındırmak yerine Japon Takımı'nın içine bir Çinli, bir Amerika'lı bir de Rus asıllı Japon sokuyor. İşte her şey tam da burada başlıyor.

 Bayanlar baylar; 2000'li yıllardan bahsediyoruz ve Beyblade evreninde Beyblade sporu tıpkı günümüzdeki Futbol gibi dünyaca takip edilen, yatırım yapılan ve sevilen bir spor. Soğuk Savaş'ın etkileri ile zaten ortam gergin ABD ve Rusya arasında. Çin'in yükselişi ile gerginlik üç kutuplu hale gelmeye başlamış zaten. Daha detaylı bakmak gerekirse;

 ABD; soğuk savaş dolayısı ile Rusya, ekonomik rekabet ve Doğu Batı kutuplaşması sebebi ile Çin, 2. Dünya Savaşı sebebi ile de Japonya ile sorunlu.

 Rusya; ABD, bölgesel sebepler ve Orta Asya'daki Türkistan bölgesi sebebi ile Çin ile sorunlu.

 Çin; Geçmişten dolayı Japonya ile sorunlu

 Japonya; Atom Bombası sebebi ile ABD, bölgesel sebepler dolayısı ile Çin ile sorunlu.

 Bilhassa bu kutupları Japon Takımı'nın içine sokan Daitenji ne yapmak, nereye varmak istemektedir?

 Japon ailelerden alınan vergilerden sağlanan ödenek ile etkinliklerini finanse edebilen BBD kaynaklarını; ülkeye atom bombası atmaktan çekinmeyen ABD, ezeli komşu ve ebedi düşman Çin ve bölgede sürekli arıza çıkaran Rus unsurlarını ülkeyi temsil edecek takımın içine yerleştirerek tüketmek ne kadar ahlaklıdır?

 Farklı ülkeleri temsil eden gençlere sadece yatacak yer ve biraz yemek vererek onları savaştırmak hangi kanuna, etiğe, vicdana sığar? Ödeneğin geri kalanı nereye gidiyor? Oyunculara ve ailelerine ödeme yapılıyor mu?

 Japon kültürü için keskin bir önem taşıyan kutsal canavarları Avrupa ve Dünya kültürüne karşı ifşa etmek nasıl bir basiretsizliktir?

En önemlisi de şu, halkın bu takımı desteklemesi için PR yapmak tam olarak nasıl bir sömürü anlayışıdır?

 Başkan Daitenji kime hizmet ediyor?

ReiMax

24.03.20 - 01.01

İlginç bir teori

Bu arada Kai Rus asıllı değil. Tamam Kai'nin büyük babası Ruslarla ortak çalışmış, Kai küçükken Rusya'da eğitim almış ve hatta Rus takımına katılmış olabilir ama o bir Japon.

file:///C:/Users/user/Pictures/Ba%C5%9Fkan%20Day%C4%B1%20Tanju%206.JPG

Tartışalım.

Oradaki çocukların hiçbiri orada olmak zorunda değil. Hepsi Beyblade aşkı için oradalar. Başkan Dayı Tanju toplumumuzun en büyük eksiğini dolduruyor. Çocuklar bedenlerinden ve hislerinden kopuk, aşırı soyut ve entelektüel bir şekilde yetiştiriliyorlar. Beyblade ise irade güçlerini ortaya çıkarmaları ve kapışmaları için mükemmel bir araç. Ve birçok çocuğun bu konuda özellikle yeteneği var. Onları sınıfa tıkıp, oturtup, bozuk ve özellikle Japonya'nın aşırı baskıcı eğitim sisteminde zorlamak zaten günah.

Teorilerinin çoğu eforun, ve senin muhtemelen "negatif" olarak algıladığın duyguların ifade edilmesinin "kötü" bir şey olduğuna dayanıyor. Ağlayan kişilere gidip de "niye ağliyong niye ağliyong" demek, dürtmek bence kötü bir şeydir. "Niye gülüyon gülmesene" demekten farksızdır. Bir de aynı şekilde ağlarken yüzünü kapatanların ellerini yüzlerinden uzaklaştırmak için orangutanca efor sarf edenler vardır. Başkan Dayı Tanju bu tür iğrenç davranışların hiçbirini sergilemiyor. Bu ona saygı duymak için bir başka sebep. Bunu yapıyor olmasının sebebi belki de derinden hıçkıra hıçkıra ağlamanın insanlar için bir gereklilikten öte, özümüzde bulunan bir ifade olmasını tanıyor olmasıdır.

Bence bir ödeme yapılması gerekmemekte. Hayattaki bir emele değer katan şey para değildir çünkü. Para getiren şeyi yaparsın, ve aynı zamanda da hayatına anlam katan şeyi de yaparsın. İkisinin aynı şey olmasının gerektiği varsayımı, veya hayatta yaptığın şeylerin sana para getiren olanının ana odak olması gerekmesi varsayımı buradaki asıl beyin yıkamadır. Milyonerleri daha da milyoner olmak için bozuk eğitim sisteminde bize böyle öğretilmiştir.

Bundan sonra bahsettiğin şeyler herkesi bir ırk savaşına itme isteğini göstermekten başka bir şey ifade etmiyor. Japon takımında neden Başka bir ırktan asıllı insan bulunmasın? Japon ırkı takımı değil ki o. Japon milliyeti takımı.

Anlamadığın bir şey sporun ülkeler arasındaki rekabetin şiddetsiz ve ölümsüz giderilmesi için güzel bir yol olduğu. Burada açıkça arası bozuk milletlerin kimsenin ölmesine sebebiyet vermeyen bir rekabette bulunmaktansa, arasının bozuk olmasına devam etmesini teşvik ediyorsun. Sanırım yeni yeni fark etmeye başlaman gerekecek ama buradaki kötü adam Başkan Dayı Tanju değil. Buradaki kötü adam sensin. Beyblade'ten ve Beyblade aşkından nefret ediyorsun. Aralarının bozuk olması gerektiğini düşündüğün milletlerin bu şekilde katastrofik olmayan bir rekabete girmesi seni rahatsız ediyor. Geri çekilip biraz derin düşünme yapman gerekmekte.

Sorunlu olmasını gerektiğini düşündüğün taraflardan birçok kişiyi bir araya getirip dost kılmasını sağlamış olmasına kötü gözle nasıl bakabiliyorsun? Birbirinden nefret etmelerinin gerektiğini düşündüğün insanların birbirlerine bu kadar sıkı bir rival ilişkisi ile bağlı olması seni nasıl rahatsız edebiliyor?

Gelelim atom bombasına. İkinci Dünya Savaşı'ndan önce Japonya'nın savaş stratejisi maksimum agresiflikten geçiyordu. En iyi stratejinin en güçlü silahla rakibi olabilen ilk fırsatta darp etmek olduğuna inanılıyordu. Japonya savaşta yakaladıklarına işkence ve tecavüz eden bir orduya sahipti. Japon askerleri VE DE sivilleri, başka milletler tarafından savaş sırasında kuşatıldıklarına veya rehin alındıklarında intihar ederlerdi. Bunun sebebi, kapalı bir ülke oldukları için kendilerinden başkasını tanımamaları, herkesi kendileri gibi bilmeleriydi. Amerikan askeri bir Japon adasını işgal ettiği zaman vatandaşlar uçurumdan atlardı. Japon askerlerinin Amerikan askerlerine yaptıklarını, Amerikan askerlerinin onlara yapacaklarını düşünerek. Tabii, en güçlü silahla direkman saldırma stratejisine sahip olan Japon ordusu da henüz atom bombası atılmamışken, madem bunlar bizi yok etmedi, demek ki edemiyorlar diyerekten Pearl Harbor'a saldırdı. Hepimizin bildiği gibi bunun sonrasında İKİ tane atom bombası atıldı. Bu bombalar ardışık olarak atılmadı ama. Atılmaları arasında birkaç gün var. Bunun sebebi yine Japonya'nın en güçlü silah ile ilk fırsatta darp etme stratejisi ve herkesi kendileri gibi sanmaları. Bu kadar yıkıcı bir saldırıya uğradıktan sonra, bizi yok edebilselerdi ederlerdi diye düşündüler. Düşmanın en güçlü silahını zaten kullandığını varsaydılar ve hücuma devam ettiler. İkinci bombadan sonra hücumu kestiler. Yani sonuç şu: Burada "atom bombası atmaktan çekinmeyen Amerika" söz konusu değil aslında. Oldukça çekingen olarak kullandıkları söylenebilir hatta. Ordusunun elinde bir tuşla yok etme cihazı varken, askerlerini ölmeye gönderen komutanlar da sorgulanabilir bir durumda bence. Burada söz konusu olan şey "saldırmaya ve dünyayı ele geçirmeye çalışmaya çekinmeyen Japonya'dır."

Kutsal Canavarlar'ın yalnızca Japon kültürü için önem taşıdığı nereden çıkarıldı? Tüm dünyada tarih boyunca sayısız emel için kullanılmış olduklarını düşünüyorum. Ama bence bu tarihin bilemeyeceğimiz kısımlarından birisi.

Abii açıklamaya bak be. Eline sağlık usta keyifle okudum. Yalnız sende de hafif bir kripto CIA ajanı  enerjisi var 
 Şaka bir yana, Beyblade evreni gerçekmiş de içinden birisi fırlayıp bizzat yazmış gibi bir yazı. Kalemine sağlık.

Teşekkürler

İroni sanırım.

Karantinadayız abi, herkesin kafası karışık.

Herkes çok gergin. İstanbul'da ne zaman bir gerginlik olsa İyi Kötü ve Çirkin'e dönüyor ortam. Herkes birbirine sinsi sinsi bakıyo

Herkes çok gergin. İstanbul'da ne zaman bir gerginlik olsa İyi Kötü ve Çirkin'e dönüyor ortam. Herkes birbirine sinsi sinsi bakıyo

Ben de yazını çok beğendim Penguen. Turnuvada bana "Je vais te battre" dedikten sonra beni 3-0 yenmenden sonra beni 2. kez şaşırttın.

Forumun en iyi konularından birisi ola bilir