Beyblade Burst İlk 2 Sezon Hakkında Düşüncelerim(spoilerlı)

lost longinus

  • *
  • Toplam İleti 293
  • BeyPuan 419
  • Orion Pax BC Takım Kaptanı
UYARI: Daha Bakuten serisini bitirmedim, bitirdiğim zaman konuyu güncelleyeceğim, karşıt görüşleri hoşgörüyle karşılarım merak etmeyin.

1. Konu: 1.Sezon Konu ve Karakter İşlenişi

İlk 3 sezon baz alındığında Burst gerçekten karakter işlenişi konusunda gerçekten iyi bir iş çıkarıyor. Valt Aoi günlük hayatımızda görebileceğimiz pozitif ve inatçı mahalle çocuğudur, diğer beyblade serilerindeki ana karakterler gibi fazla pozitif olmasına rağmen Valt'ın artısı kendisinin gerçekçi bir dünyada işleniyor oluşu, Beyblade'lerin silah olarak kullanılabildiği bir dünyada Gingka kadar tipleme özelliği göstermek asla mümkün olamaz(çünkü her daim suikaste uğrayabilirsin). İzlediğim kadarıyla Bakuten Shoot'ta bu konuda şimdilik iyi iş çıkarıyor fakat karakter yazılmışlığı konusunda Kai'nin motivasyonunun klişeliği ve bir nebze mantıksızlığından kaybediyor(meraklısı KodKahve'nin Kai Hiwatari'nin hikayesi adlı videosuna göz atabilir)

Bakuten Shoot kendi içerisinde gerçekçi bir gerçeklik oluşturan bir anime. Kendi içerisinde gerçekçi bir gerçeklik oluşturmanın iki yolu var

1)Tamamen gerçekçi bir şekilde başlatıp kademe kademe mantık çerçevesinde kurmaca evrene yeni kurallar eklersin ve bunu yaparken aksiyon dozajını da olay örgüsüne paralel olarak artırıp izleyiciye nefes boşlukları bırakarak yaparsın.(ki bunun için gerçekten iyi bir yönetmenlik işi yapılması lazım, öbür türlü Metal Fightten hallice sezonlar olur)

2)Evrenin kurallarını zaten önceden belirlersin ve kendi evreni içerisinde mantıklı olan bir senaryo, olay örgüsü ve hikaye anlatımı ile kendi evreni için düşündüğünde gerçekçi olan bir evren ortaya çıkarırsın(Kişisel olarak favorim budur, sebebi ise baştan belirlenmiş olan kurallara göre işlenen bir evren her zaman için daha caziptir benim için çünkü olay örgüsündeki karakter rastgele bir power-up almaz, başta belirlenen kurallar neyse ona göre imkanlarını iyi değerlendirmek zorundadır.)

 Yazımda belirttiğim gibi 2. anlatım biçimi benim daha çok hoşuma gider ki Burst'ün hikaye anlatımı sezonsal olarak buna dayalıdır. Ayrı olarak Burst'ü benim için öne geçiren şey Burst evreninde Beyblade'in bir spor olması ve ilk defa bir Beyblade serisinde şampiyon olmaktan başka yan hedeflerin bulunması. Bu yan hedefleri açmak gerekirse Valt karakterinin rakiplerinin Beyblade perspektifini değiştirmek(diğer bir deyişle beyblade oynarken gülümsemelerini sağlamak) örnek verilebilir ve Valt harici karakterlerinde kendi motivasyonları var

Kensuke Midorikawa:Ailesinin kukla gösterileri yüzünden sürekli okul değiştirme sonrası içe kapanıklık ve önyargı geliştiren ve en sonunda Beigoma Academy'e gelen Ken'in Valt Aoi sayesinde sosyal hayatta kendine bir yer bulması

Daina Kurogami:Hasta yatağındaki küçük kardeşi Souta için bir rol model ama aynı zamanda bir hilekar, aynı zamanda küçük kardeşi harici kimseye de sıcakkanlı değil, Beigoma Academy BeyClub'a katıldıktan sonra bir takım olmanın ne demek olduğunu anlıyor fakat yaptığı hilelerle en sonunda yüzleşiyor, Beyblade'i ve Souta için bir hayal kırıklığı olduğunu düşünüp kulüpten ayrılıyor fakat sonrasında bir Blader olmanın ne demek olduğunu anlayıp yeniden ekibe katılıyor

Rantaro Kiyama: Bu kadar derin düşünülebilecek konseptler arasında bir durup nefes alma noktası.

Wakiya Murasaki: Ebeveynleri yerine hizmetçiler tarafından yetiştirilmesinin sonucu olarak(ebeveynleri meşgul) ne isterse yapan bir tip, çok arkadaşı da yok bu yüzden babasının çalışanlarından biri onu kendi oğlu Hoji Konda ile tanıştırıyor ve Wakiya ona beyblade öğretiyor, buradan da analaşılabilir ki aslında Wakiya arkadaşlarının gelişmesini isteyen bir karakter sahip ki bunu God sezonunda görüyoruz.

Shu Kurenai: Lui Shirosagi tarafından yaralandıktan sonra onu yenmeye ant içmiş, beyblade oynarken gülümsemeyi bırakmış birisi, ona gülümsemeyi geri getiren şey ise Valt'un varlığı, ona verdiği ulusal turnuvada kapışma sözü. Fakat bu sözünü sezon sonunda tutamadı ve bu onun üstünde büyük bir iz bıraktı, kendini güçsüz olmakla suçladı(sonrası 2.sezon başlığına). Ki beyblade onun için öyle bir tutkuydu ki sağlık sorunlarına rağmen antrenmana devam etti.

Bu yazılmışlığın iyi yanı ise anlamak için üzerine düşünmen ve empati yeteneğinin olması gerektiği, ki öyle çok bir empati yeteneğine gerek yok çünkü zaten bu karakterleri günlük hayatında da görme ihtimalin oldukça yüksek, özellikle Valt:

Valt Aoi: Çoğu beyblade fanı tarafından sığ bir karakter gibi görülse de aslında incelenmeye değerdir, Beyblade Burst jenerasyonunda sportmenliği, neşeyi, pozitifliği, tutkuyu, inatçılığı temsil eder ancak bunları yaparken klasik shounen ana karakterleri gibi de gözükmez çünkü beyblade bir spordur o evrende en nihayetinde, Valt'ın hissettiği duygularda bir spor yaparken hissedilebilecek en temel duygulardır ve bu yüzden izlerken hiç yabancılık çekilmez, çünkü olaylarda, olaylara verilen tepkilerde absürt değildir, doğaldır.

Ayrıca bu sezonu sevmek için diğer bir sebep, plot armor denen lanet şeyin yokluğudur. Bir nevi pokemon formülü, kazandığı kadar kaybeden, bu sayede gelişimini hissettiren ana karakter fakat bu gelişimin sonunda nihai şampiyon olmak zorunda olmaması Burst 1.sezonu ayrıca farklı yapan güzel ayrıntılardan biridir.

2. Konu: 2.Sezon Konu İşlenişi

2.Sezonda konu, karakterlerden daha önemlidir çünkü pozitiflik abidesi olan Valt, ilk defa gerçek dünyaya adım atacaktır ve ilk farkettiği şey, işlerin ciddiye bindiğidir. Sistem ciddidir, bladerlar ciddidir, yöneticiler ciddidir, takımlar ciddidir. Ciddi olmama lüksü olan tek sınıf, güçlü olanlardır ve bu böyle yıllarca sürüp gitmiştir, ek olarak transferler için dönen paralar, dünya şampiyosuna bladerlar alınırken ki kanunsuzluklar, yasadışı insan çalıştırma ve deneyleri, bunları yapanların soğukkanlılığı ve kendine güveni, ve en sonda o transferlerin ne için yapıldığını anlamak gibi konseptlerle Beyblade Burst God kesinlikle serinin en karanlık sezonu. Sadece Red Eye konsepti değil, dünya çapında Beyblade sporu ciddi bir hal almıştır ve Valt Aoi tam olarak bu sistemin endoktirine ettirmeye çalıştığı şeyin anti-tezidir.

Animenin içinde bladerların birbirine merhametsizliğine, aynı takım arası mobbinge, yönetim baskısına, kulüp fonlanma konusunda zorlanmaya yer verilmiştir zaten. Global açıdan Beyblade spor sektörü bir çöplüğe dönmüştür ve bunu da bladerların güçlenme arzusu takip etmektedir.

Free'nin self-harm derecesine varan kaya kaldırma antrenmanları(mangada kolu kanatıyor ve ayrıca panik atak sebebiyle kolunu da ısırabiliyor diye biliyorum). Shu'nun istismar derecesine varan Requiem projesi, Spriggan'ın kişiliğini almaya çalışması ve bir yok etme makinesine dönme çabaları, Boa'nın keza onu neredeyse öldürecek düzeyde çalışmalar yapması ve onu kurtarmaya çalışan Valt'ı sert şekilde terslemesi; bladerlar kafayı yemiş durumda ve onları kurtaracak biri varsa o da kendi tezini kanıtlaması gereken Valt Aoi'dir ve bunu başarır.

Free De La Hoya:"Eğer bir maçı kazanırsan, eğlenirsin. Ben her zaman kazanırım, bu yüzden sürekli eğlenirim"

Amca:"Eğer kazanmak istiyorsan, eskiden hiç vazgeçemeyeceğini düşündüğün şeyleri feda etmen gerekir"

Free'nin ve amcanın bu sözde anlatmak istediği şey aslında tüm Beyblade endüstrisini özetler niteliktedir, zira burada temsil edilen durum, dünya sıralamalarında sadece güçlü bladerların bulunması ve başarının keyif vermesiyle alakalıyken ayrıca sadece güçlü bladerların olduğu takım, grup vb. organizasyonların iyi fon alması da o evrenin bir gerçeğidir. Snake Pit'i inşa etmek milyar dolar götürmüş olmalı, hükümete rüşvet verme olasılıklarından bahsetmiyorum bile

Buradan tekrar Shu Kurenai karakter gelişimine dönmek istiyorum, kendisi gittiği Amerika'da yine antrenmanlarını üst seviyede tutmasına rağmen hala Free'ye kaybedince Valt'a karşı olan vicdan azabının onu Snake Pit'e katılmaya ittiğini söyleyebiliriz çünkü mantık çerçevesinde sadece güçlenmek isteyen, buna düzgün motivasyonu olmayan birisi Snake Pit gibi bir işe kalkışmaz, kalkışamaz. Shu'nun burada tek motivasyonu Valt kalıyor ki antrenman yaptığı zamanlar Valt'ı izlemesi buna bir gönderme olabilir çünkü rahatsız olmuş gibi bir ifade de takınıyordu.

Valt Aoi ise tüm bu güçlenme yöntemlerinin anti-tezidir ve hem Free ile savaşında Free'nin eğleniyorum demesi, hem de Shu'nun yenilmesi bu anti-tez'in doğru çıkmasını sağlamıştır. Bu olayın sonucu olarakta Valt her ne kadar öyle göstermese de serideki en olgun karakterlerden biri olduğunu kanıtlamıştır. Beyblade'in sadece bir spor olduğunun farkındadır fakat partneri Valkryie ile beraber bu işe tutku gözüyle, tatlı bir inatçılıkla bakıyordur.

BONUS:
Lui Shirosagi: Her ne kadar despot gibi bir kişiliğe ev sahipliğide yapsa, Beyblade'de güçlenmenin sağlıklı yolunun en az Valt kadar farkında ve Beyblade ile kullanıcı arasındaki bağ konusunda Valt'tan çok daha bilgili, insanların güçlenmek için Shu gibi garip yöntemlere başvurması ona hep zavallı gelmiştir ve bir bakıma haklıdır da. Ancak Shu'ya kaybettiği zaman onun eğlence anlayışınında Valt ile aynı olduğu söylenebilir. Genel bakışta Lui aslında Valt'ın daha despot hali denilebilir.(bana kalırsa mükemmel bir tanım)

3. Konu: 3.Sezon Konu İşlenişi(sadece manga)

3.Sezonun yaptığı en iyi şey rezonans konseptini çok iyi anlatması. Rezonans sadece Beyblade benle konuştudan ibaret değildir. Partnerinle çalışman, fiziksel olarak güçlenmen, taktik geliştirmen, Beyblade'ine iyi davranman gerekir. Yani özetlemek gerekirse rezonans yüzeysel değildir. Tabi rezonansın 3 çeşidi olduğunu görmüş olduk bu sezonla

1)Beyblade ve beybladeçi arasındaki güçlü bağ: Beyblade'lerin bladerlarla sağlıklı ilişki kurması sonucu oluşan rezonans. Valt, Lui, 2.sezondan sonraki Shu en başı çeken örneklerdir

2)Beyblade'in kontrolüne giren bladerlar: çok ekstrem durumlarda oluşabilecek rezonans türü. 2.sezon Shu ve Phi bunun en iyi örneklerinden

3)Beyblade ile bir olmaya çalışırken hem kendini, hem Beyblade'ini zorlayanlar. Aiga ve Hearts bunun en iyi örneklerinden

2. ve 3. örnekte Beyblade ve blader denklemi olarak blader eksik kalır ve yazar örtülü şekilde bunu bize anlatır:
"Blader olmadan Beyblade bir hiçtir"

Burst fanları bile Aiga'nın gereksiz güçlendiğini düşünürken ben buna katılmıyorum, zaten içerisinde rekabetçi, tam Achilles diyebileceğimiz bir ruh vardı ve bunu ilk bölümden görüyoruz. kendi ruhunu da Beyblade'e iyi dökmesi onu en nihayetinde iyi bir Beyblade'çi yapar.

Valt bu yeni sezonda artık geçmiş şampiyon bile rolündedir. Ancak hala rekabetçiliğinden kayıp yaşamamıştır. Aiga ile ilk maçlarında kafa kafaya gitme nedeni hem Aiga'nın rezonans yatkınlığı, hem de çiftlik çocuğu olmanın bir avantajı olan kondisyonlu olma ile açıklayabiliriz(ama zaten sonra Valt Aiganın beyblade'ini bir kere yok etti, finalde de patlattı)

Sonuç olarak Valt'ın karakter değişiminin sonu God sezonu bitince olmuştur, bu Free ve Shu içinde geçerli. Fakat eleştirilecek nokta yeni gelen ana karaktere önce bir gelişim hikayesi yazman lazım yoksa olaylar tekrara düşer ki zaten Cho-Z sezonu tekrar konusundan muzdarip. Dediğim gibi bu sezonu çok iyi yapan şey rezonansı çok iyi açıklaması ve yan karakterlerdi.

Temel olarak Aiga'nın karakter gelişimi bir insan nasıl kazanmak uğruna kendi benliğinden vazgeçer temalıdır. Ve bu tatlı rüyadan uyanması için birinin onu uyandırması gerekmektedir ve o kişi Valt olmuştur(Z Achilles'i mangada kırmıştır)

Manga anime arası diğer bir fark ise Dead Phoenix'in mangada bulunmaması(yani phi hiçbir zaman kötü olmadı ve bu konsepti severim)Lui arzı bir antagoniste beyblade'de uzun zamandır ihtiyaç vardı ve phi bunu çok güzel gideriyor.

3.Sezon hakkında çok yorumda bulunamıyorum çünkü verdiği içerik ilk 2 sezona göre çok kısıtlı kısmı bir soft reboot olduğu için. Bu yüzden bir ekstra verip kapatacağım.

EKSTRA:Beyblade savaşı koreografisi, sinematografi, en iyi bu jenerasyonda, çekim açılarının Beyblade'ler ile olan uyumu muazzam, kendi içerisinde gerçekçi olan gerçekliğinde etkisi büyük bir rol oynar bunda. Aynı zamanda Bakutenle beraber sırf oyuncak satmaya çalışmadıklarını kanıtlamış oldular, hikaye güzel yazılmış yönetmen güzel yönetmiş özetle.(ki yönetmenin güveni sahneler arası gerilimi yönetmektir, yönetmen bunda çok iyi iş çıkarmış, böyle jenerasyon bir daha zor gelir)
  • 3
  • 0

b2028

  • *
  • Toplam İleti 1223
  • BeyPuan 551
  • Hadi kükre L-Drago Destructor!
    • Youtube Kanalım
Yazımda belirttiğim gibi 2. anlatım biçimi benim daha çok hoşuma gider ki Burst'ün hikaye anlatımı sezonsal olarak buna dayalıdır. Ayrı olarak Burst'ü benim için öne geçiren şey Burst evreninde Beyblade'in bir spor olması ve ilk defa bir Beyblade serisinde şampiyon olmaktan başka yan hedeflerin bulunması. Bu yan hedefleri açmak gerekirse Valt karakterinin rakiplerinin Beyblade perspektifini değiştirmek(diğer bir deyişle beyblade oynarken gülümsemelerini sağlamak) örnek verilebilir ve Valt harici karakterlerinde kendi motivasyonları var[/left]
Bu hem Takao da hem de Gingka'da da var olan bir özellik. Hatta Ginkga daha ilk bölümde bile beyblade'in eğlenmek için oynanması gerektiğinden bahsediyordu. Keza Takao da gene zorba bladecilere beyblade'in bir eğlence aracı olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Yani sadece ben kazanayım modunda değillerdi. Diğer kişilere bazen istemli bazense istemsiz, bladeci ruhu ve dostluğun ne olduğunu da öğretiyorlardı.

Kensuke Midorikawa:Ailesinin kukla gösterileri yüzünden sürekli okul değiştirme sonrası içe kapanıklık ve önyargı geliştiren ve en sonunda Beigoma Academy'e gelen Ken'in Valt Aoi sayesinde sosyal hayatta kendine bir yer bulması

Daina Kurogami:Hasta yatağındaki küçük kardeşi Souta için bir rol model ama aynı zamanda bir hilekar, aynı zamanda küçük kardeşi harici kimseye de sıcakkanlı değil, Beigoma Academy BeyClub'a katıldıktan sonra bir takım olmanın ne demek olduğunu anlıyor fakat yaptığı hilelerle en sonunda yüzleşiyor, Beyblade'i ve Souta için bir hayal kırıklığı olduğunu düşünüp kulüpten ayrılıyor fakat sonrasında bir Blader olmanın ne demek olduğunu anlayıp yeniden ekibe katılıyor

Rantaro Kiyama: Bu kadar derin düşünülebilecek konseptler arasında bir durup nefes alma noktası.
Bu 3 karakter ilk sezondan sonra manasız bir şekilde yok edildiler. Oysa bunlar Valt'un yakın arkadaşları ve yardımcı ana karakterler gibiydiler. İkinci sezonda aniden yok oldular.

Burst ilk sezonun sonunda yaptığım yorum:
Lui'nin de balonluğu açığa çıktı.Şanslı olmasa yarı finali bile geçemeyecekti. Çakma Ryuga gibi ama yanından bile geçemez.  :P

Bir Beyblade sezonunu daha bitirdim. Bir puanlama yapmam gerekseydi ; (10 üzerinden)

Metal Fury - 9.5
G-Revolution - 9.0
Bakuten Shoot Beyblade (1. sezon) - 8.5
Metal Masters - 8.0
Metal Fusion - 8.0
V-Force - 8.0
Burst - (1. Sezon) - 7.0

Maçlar çok sıkıcıydı. AMV yarışmasına katılmak istiyorum ama doğru dürüst AMV'si yapılacak maçı bile yok bu sezonun. Başta tahmin edilemez bir seri gibi duruyordu ama sonradan her maçı bildim nerdeyse. Ne yazık ki şuana kadar izlediğim en zayıf sezondu. Diğerlerini izlemeyeli uzun zaman oldu ama aklımda kaldıkları şekilleriyle puanlamam böyle.

Bu Sezonun Artıları : + Açılış müziği fena değil.En azından Metal serisinde kullanılandan iyi.(Batı versiyonları için)
+ Müzikleri fena değildi.
+ Karakterler kendilerini benimsettirdi.
+ Burst sistemi. Bu sistem bladelere yeni bir boyut kazandırdı.

Eksileri : - Maçlar çok sıkıcı. Bunun sebenin fantastik öğe eksikliğinden kaynaklandığını düşünüyorum.(Kutsal canavar,yıldız parçacığı vs.)
- Turnuva dışı aksiyon. Bunun zirvesi Metal Fury'di. Bir turnuvaya odaklanmadan benden 9,5 puan alabilen bir sezon. Turnuva odağı hemen hemen tüm sezon ve serilerde var ama bunda turnuva dışı aksiyon nerdeyse sıfır. Sadece antreman yapıyorlar.
- Çocuksu çizimler. Önceki serilerin karakterleri de çocuk sayılır ama bunlar baya küçüktü. Lui 10 yaşında çocukken o tavırlar da ne öyle.  ::)
- Bilgiç, Madoka tarzı karakter eksikliği.

Zac, Ken, Lider en sevdiğim karakterler oldu. Shu ve Daigo da iyi. En sevdiğim Beybladeler ise Zillion Zeutron ve Xeon Xcalius oldu.

İkinci sezonun ülkemize gelmemesi çok yazık. Demek ki yeterli bir ilgi görmedi ülkemizde.

Bakalım ikinci sezon 7'nin üzerinde puan alabilecek mi benden.Göreceğiz.  8)

Mesela ilk sezonda sevdiğim 5 karakterde 2. sezonda yok oluyorlar. (Gerek gerçekten yok olmaları, gerekse ilk sezondaki önemlerini kaybetmeleri) Gene aynı şey 3. sezona geçerken ana karakter değişimi yaşayarak oldu. Ne gereği vardı ki? Valt tam olarak neyi başardı da ana karakter olmaktan çıktı anlamış değilim. Zaten 3. sezona 5 bölüm katlanabildim.

2. Sezonunun sonunda yaptığım yorum:
Bir sezonun daha sonuna geldik. Final bölümü bu 2 sezonunun en iyi bölümüydü. Beklentimin üzerinde bir final oldu. Klasik bir final ama efektler, müzikler hoşuma gitti. Sezonu genel olarak değerlendirecek olursam; geçen sezondan kesinlikle daha iyiydi ama Burst'ün genel yapısı sebebiyle maçların çok kısa olması hoşuma gitmiyor.

Artıları : + Maçlar geçen sezona göre daha iyiydi.
+ Müzikler güzeldi. Geçen sezonki müziklerin üzerine yenilerini de eklemişler.
+ Senaryo G-Revolution sezonuna benziyor. O sezon benim en sevdiğim 2. sezondu. Dolayısıyla senaryosunu baya seviyorum. Takım arkadaşlarını birbirine kırdırmak güzel fikir. Fakat uygulaması G-Revolution'daki kadar iyi değildi.
+ Yeni gelen karakterler de kendini benimsettirdi.
+ Beyblade çizimleri.Geçen sezon Xeno Xcalibur ve Zillion Zeus dışında güzel Beyblade yoktu.Fena sayılmayacaklar da vardı ama bu sezon çok güzel Beybladeler var.
+ Turnuva dışı aksiyon .Geçen sezonunun en önemli eksiklerinden biriydi. Bu sezonda giderildi.
+ Bilgiç, Madoka tarzı karakter eksikliği de Trad ve bizim Dede ile giderildi diyebiliriz.

Eksileri : -Burst'ün tarzı bu artık kabullendim ama harika olabilecek maçlar kısa olması sebebiyle heba edildi. Örneğin ; Xander vs Wakiya. Başka örnekler de var. Animenin acelesi vardı sanki. Bir anda takım turnuvasının yarı finali oldu ve gene bir anda final. Oldu bittiye geldi. Sezonun en iyi maçlarını hep ana karakter Valt çıkartıyor. Çünkü onun maçları dışında nadiren 5 dakikayı geçen maç oluyor. Oysa diğer sezonlarda en iyi maçları genelde hep ana karakter dışındaki karakterler çıkartırdı. Mesela aşağıda ana karakter görebiliyor musunuz?

Bakuten Shoot Beyblade - Rei vs Boris
Bakuten Shoot Beyblade V-Force - Rei tag Kai vs Dunga tag Yusuf
Bakuten Shoot Beyblade G-Revolution - Kai vs Brooklyn(2. maç)

Metal Fusion - Kyoya vs Ryuga
Metal Masters - Kyoya vs Tsubasa
Metal Fury - Ryuga vs Rago

Oysa Burst'ün en iyi maçları ; Burst 1. Sezon - Valt vs Lui(ilk maçları), Shu vs Lui
Burst Evolution: Valt vs Shu, Valt vs Xander

- Ken neden bir takıma katılmadı? Halbuki ilk sezonun ana karakterlerlerindendi.Çok da severdim.
- Lider gereksiz gömüldü.
- Geçen sezonunun ana karakterleri çok güçsüz kaldı. Ken'i zaten demiyorum ama Daigo, Lider ve Wakiya'nın daha güçlü olup Valt ve birbirleriyle daha sıkı rekabete girmesini isterdim. G-Revolution'daki gibi. Bunu tam yapamamaları bir eksi benim için. Daigo vs Wakiya, Daigo vs Ken ,Ken vs Wakiya, Ken vs Valt falan görmek isterdim.
-Zac gibi güçlü ve iyi bir karakterin olmayışı.

Tüm sezonlara bir puan verecek olsam;

Metal Fury - 9.5
G-Revolution - 9.0
Bakuten Shoot Beyblade (1. sezon) - 8,5
V-Force - 8.1
Metal Masters - 8
Metal Fusion - 7.5
Burst Evolution - 6.5
Burst (1. Sezon) - 6

şeklinde olurdu. Burst'ün 51. bölümündeki yorumumda V-Force, Metal Fusion ve Metal Masters'a 8.0 vermiştim ama puanlarını güncelliyorum. Çünkü üçü de Evolution'dan daha iyi bence ama bu sezon Metal Fusion'a yakın sayılabilir. Ayrıca V-Force ve Metal Masters'ın, Metal Fusion'dan bir tık daha iyi olduğuna karar verdim. Böyle olunca Bakuten Shoot Beyblade(1. sezon), G-Revolution'a da ufak bir güncelleme gerekti. :D

Bu sezonda en sevdiğim karakterler şunlar oldu; Sisco: Hafif Kai'yi andıran ama ona göre daha arkadaş canlısı tavırlarını sevdim.
Vampir Çocuk Clio: Tarzını ve konuşmalarını çok beğendim. Beyblade'ini de beğenmem önemli bir etken.
Wakiya: Wakiya'dan ilk sezonda baya tiksinmiştim ama bu sezon Japonca dublajdan olsa gerek çok sevimliydi. :D Davranışları da geçen sezona göre çok iyiydi.

Bu sezonda sevmediğim karakterler; Shu: İlk sezonda baya iyiydi ama bu sezon boş işlerle uğraştı.
Lui: Oldu olası sevemedim çakma Ryuga'yı. :D
Joshua Buun: Fazla havalı, geçen sezonki Zac gibi değil. Her şey dozunda iyi. Zac favorilerimdendi mesela. Keşke bu sezonda da olsaydı.

En Sevdiğim Beybladeler : Deep Chaos(Renkleri,Bearing performans ucu ve kullananı çok sevdim.)
Spriggran Requiem(Shu'yu bu sezon hiç sevmedim ama bu beyblade'de olmayan özellik yok .Nasıl sevmeyeceksin ki?)
Drain Fafnir(Free'ye karşı nötrdüm sezon boyunca ama bu beyblade'ini sevmeyeceğim anlamına gelmez.)
Sieg Xcalibur(Xeno Xcalibur daha iyiydi ama bu da harika gözüküyor.)
Beat Kukulcan(Harika gözüküyor.)
Maximum Garuda(Hem güzel görünüyor hem de gerçek hayatta baya güçlüymüş.)

Geçen sezon sadece Xeno Xcalibur ve Zillion Zeus'u beğenmiştim.
Bu sezonda gene maçların sıkıcılığından bahsetmişim.

Beyblade savaşı koreografisi, sinematografi, en iyi bu jenerasyonda, çekim açılarının Beyblade'ler ile olan uyumu muazzam, kendi içerisinde gerçekçi olan gerçekliğinde etkisi büyük bir rol oynar bunda. Aynı zamanda Bakutenle beraber sırf oyuncak satmaya çalışmadıklarını kanıtlamış oldular, hikaye güzel yazılmış yönetmen güzel yönetmiş özetle.(ki yönetmenin güveni sahneler arası gerilimi yönetmektir, yönetmen bunda çok iyi iş çıkarmış, böyle jenerasyon bir daha zor gelir)

Bu konuda da sana katılmıyorum. Burst oyuncak satmayı en çok hedefleyen seriydi. 7 sezon sürmesi ve hedef yaş kitlesini küçültmeleri bunun kanıtı. (Bir beyblade animesini sadece turnuvalarla 7 sezon sürdürmenin tek bir manası olabilir, oyuncak satmak.) Burst hiç bir noktada beni heyecanlandıramadı, herhangi bir duygu hissettiremedi. En basitinden (V-Force Spoiler)
Spoiler
V-Force'da Rei kutsal canavarını kaybettiği zaman sadece Driger'nın kendi gücüyle, varını yoğunu ortaya koyarak yağmurlu ve kasvetli bir havada inanılmaz bir mücadele sergilemişti. Rei'nin Beyaz Kaplansız yaptığı bir şov, bir direnişti.
O maçta çalan müzik, atmosfer her şeyiyle beni çok etkilemişti. Burst'un hiçbir noktasında böyle bir sahne hatırlamıyorum.  Ses efektleri konusunda da açık ara Bakuten'in en iyisi olduğunu düşünüyorum tabii bu kişisel bir zevk. (Özellikle V-Force ve G-Rev'deki dönüş arttırma sesine bayılıyorum.) Burst'un en önemli eksisi bana göre fantastik öğe eksikliğidir. Evet Burst daha gerçekçi bir evren yaratmaya çalıştı ama ne gereği vardı ki? Beyblade'i bana sevdiren şey onların içinden kutsal canavar, yıldız parçacığı vesaire çıkmasaydı. Gerçek hayatta bir beyblade maçı izlemenin benim açımdan keyfi çok az. Dolayısıyla bunu fantastik öğelerle desteklemeleri gerekiyor animelerde. Burst'te maçlar inanılmaz kısa ve sıkıcı geçiyordu benim için. Oysa Bakuten'de en basit maçta bile kutsal canavarlar ortaya çıktığında garip bir duygu kaplar içimi. Keza Metal sezonu da öyle. Hele ki Fury sezonunda işlenen hikaye inanılmazdı. Beyblade tarihinde ilk ve tek olan bir şey yapıldı. Turnuvasız da bir beyblade sezonu yapılabileceği gösterildi. Ve o kadar iyi yapıldı ki bana göre zaten en iyi sezondur. Oradaki karakter gelişimleri ve hikaye özgünlüğünü geri kalan hiçbir seride ve sezonda görmedim. Kenta'nın geçirdiği değişim bile başlına en iyisi yapar Fury'i.

Ve gelelim Burst'teki beyblade tasarımlarına. Bana göre ortada tasarım falan yok. Bir kaç model dışında yaptıkları şey tamamiyle renk cümbüşü. Gökkuşağı gibi beybladeler. Tasarımlarını hiç beğenmedim bu serinin. (İstisnaları var elbet.) Çok daha renkli ve desenli yapacağız diye anlamsız tasarımlar yapmışlar.

Gel gelelim yaş faktörüne. Şu bir gerçek ki Beyblade ile tanıştığın ilk seri hangisiyse istemsiz ona bir sempati duyuyorsun. Ben Burst'u oturup tam manasıyla izlediğimde 21 yaşındaydım. Bakuten ile ise herhalde 6-7 yaşlarımda tanışmışımdır. Beyblade hiçbir zaman 35-40 yaşlarındaki insanlara hitap etmedi. Shounen türü genelde 15-25 yaş arasını hedefler. İlk iki seri bence bu şartı sağlayabilecekken Burst'un bir anda 7-12 yaş arası masumluğuna döndüğünü hissediyorum. Muhtemelen bunun sebebi beyblade'lerin o evrende çok masumane olmalarıydı. Oysa Metal ve Bakuten'de Dünya'yı bile ele geçirebilecek kadar güçlü bladeler vardı. Kutsal canavarlar ve yıldız parçacıkları evrenin ve dünyanın kaynaklarıydı neredeyse. Oysa Burst'te çocukların uğraştığı basit bir spor aktivitesine dönmüş beyblade. Beyblade'in gerçek hayatta sporlaşması güzel bir şeyken animede ise ne kadar sporlaşırsa ve gerçekçi olmaya çalışırsa o kadar kötüleşiyor bence.

Son olarak da gene 51 bölümdeki bir yorumlaşmamı paylaşayım.

@b2028 zaten bu sezonun olayı o diğerleri gibi bir fantastik beklemek zor ve her türlü geçemeyecek onun yerine daha gerçekçi bir düzen istediklerinden busekilde yapıldı. Bu arada her sezon bu fantastik olayı biraz daha artıyor emin olabilirsin

Cevabım:
Gerçekçilik istesem kendim çevirip oynarım.  :D Biraz fantastik öğe gerekiyor.Dediğin gibi 2. sezon biraz daha iyiydi.3'ü henüz bitirmedim.
  • 0
  • 0

lost longinus

  • *
  • Toplam İleti 293
  • BeyPuan 419
  • Orion Pax BC Takım Kaptanı
Bu hem Takao da hem de Gingka'da da var olan bir özellik. Hatta Ginkga daha ilk bölümde bile beyblade'in eğlenmek için oynanması gerektiğinden bahsediyordu. Keza Takao da gene zorba bladecilere beyblade'in bir eğlence aracı olduğunu anlatmaya çalışıyordu. Yani sadece ben kazanayım modunda değillerdi. Diğer kişilere bazen istemli bazense istemsiz, bladeci ruhu ve dostluğun ne olduğunu da öğretiyorlardı.
Benim orada bahsettiğim karakter motivasyonu değil, olay örgüsünün amacı. Ayrıca Gingka için konuşmak gerekirse, insanın kafasına beyblade tuttuğunda silah tutmuş gibi olduğun bir dünyada en fazla ne kadar pozitif olabilirsin merak ediyorum.

Bu 3 karakter ilk sezondan sonra manasız bir şekilde yok edildiler. Oysa bunlar Valt'un yakın arkadaşları ve yardımcı ana karakterler gibiydiler. İkinci sezonda aniden yok oldular.

Mesela ilk sezonda sevdiğim 5 karakterde 2. sezonda yok oluyorlar. (Gerek gerçekten yok olmaları, gerekse ilk sezondaki önemlerini kaybetmeleri) Gene aynı şey 3. sezona geçerken ana karakter değişimi yaşayarak oldu. Ne gereği vardı ki? Valt tam olarak neyi başardı da ana karakter olmaktan çıktı anlamış değilim. Zaten 3. sezona 5 bölüm katlanabildim.
O karakterler zaten 1.sezonda gelişimini tamamlamış karakterler, bir daha izlemek asla zevk vermezdi çünkü onlar zaten olabilecekleri karakterin maksimumundalar, nasıl bir konsept onları bir arada görmemize vesile olabilir?

Valt'ın başardığı şey ayrıca bir bladerlığın gerçek anlamını, nasıl oynanacağını tüm dünyaya göstermek ve ne kadar eğer blader ve Beyblade arasındaki ruha ters düşersen o kadar zararda olduğunu Ashram ve diğer yasadışı yapılanmalara kanıtlamak. Ayrıca Valt'ın karakter gelişiminin tamamlandığı, hiç gülümsemediği nadir savaşlardan biridir ve anti-tezliğini kanıtlamıştır
Free De La Hoya:"Eğer bir maçı kazanırsan, eğlenirsin. Ben her zaman kazanırım, bu yüzden sürekli eğlenirim"

Amca:"Eğer kazanmak istiyorsan, eskiden hiç vazgeçemeyeceğini düşündüğün şeyleri feda etmen gerekir"
Bunlar sadece 2 kişinin söylediği sözler değil, tüm Beyblade dünyasında geçerli olan bir tez ve belki bazı çocukların hayatına mal oldu. Valt'ın başardığı şey işte bu, bu çürümüş sistemin bir işe yaramadığını göstermek.

2. Sezonunun sonunda yaptığım yorum:Bu sezonda gene maçların sıkıcılığından bahsetmişim.
Maçların sıkıcılığı aslında maçlar hakkında girdiğin beklentiyle alakalı ama bundan sonrası biraz kişisel zevklere geliyor, tartışmak manasız olur

Bu konuda da sana katılmıyorum. Burst oyuncak satmayı en çok hedefleyen seriydi. 7 sezon sürmesi ve hedef yaş kitlesini küçültmeleri bunun kanıtı. (Bir beyblade animesini sadece turnuvalarla 7 sezon sürdürmenin tek bir manası olabilir, oyuncak satmak.) Burst hiç bir noktada beni heyecanlandıramadı, herhangi bir duygu hissettiremedi. En basitinden (V-Force Spoiler)
Spoiler
V-Force'da Rei kutsal canavarını kaybettiği zaman sadece Driger'nın kendi gücüyle, varını yoğunu ortaya koyarak yağmurlu ve kasvetli bir havada inanılmaz bir mücadele sergilemişti. Rei'nin Beyaz Kaplansız yaptığı bir şov, bir direnişti.
O maçta çalan müzik, atmosfer her şeyiyle beni çok etkilemişti. Burst'un hiçbir noktasında böyle bir sahne hatırlamıyorum.  Ses efektleri konusunda da açık ara Bakuten'in en iyisi olduğunu düşünüyorum tabii bu kişisel bir zevk. (Özellikle V-Force ve G-Rev'deki dönüş arttırma sesine bayılıyorum.) Burst'un en önemli eksisi bana göre fantastik öğe eksikliğidir. Evet Burst daha gerçekçi bir evren yaratmaya çalıştı ama ne gereği vardı ki? Beyblade'i bana sevdiren şey onların içinden kutsal canavar, yıldız parçacığı vesaire çıkmasaydı. Gerçek hayatta bir beyblade maçı izlemenin benim açımdan keyfi çok az. Dolayısıyla bunu fantastik öğelerle desteklemeleri gerekiyor animelerde. Burst'te maçlar inanılmaz kısa ve sıkıcı geçiyordu benim için. Oysa Bakuten'de en basit maçta bile kutsal canavarlar ortaya çıktığında garip bir duygu kaplar içimi. Keza Metal sezonu da öyle. Hele ki Fury sezonunda işlenen hikaye inanılmazdı. Beyblade tarihinde ilk ve tek olan bir şey yapıldı. Turnuvasız da bir beyblade sezonu yapılabileceği gösterildi. Ve o kadar iyi yapıldı ki bana göre zaten en iyi sezondur. Oradaki karakter gelişimleri ve hikaye özgünlüğünü geri kalan hiçbir seride ve sezonda görmedim. Kenta'nın geçirdiği değişim bile başlına en iyisi yapar Fury'i.
Bu konu sadece ilk 3 sezonu kapsıyor, 3'ü diğerlerinin yanında bende daha az sevsemde oyuncak satma konusunda Burst laf atılacak bir sei değil zira Metal Saga'nın yanına hiçbir jenerasyon oyuncak satma çabası konusunda yaklaşamaz. Geriye kalan senin kişisel görüşlerin ki ayrıca yazında "Gerçek hayatta bir beyblade maçı izlemenin benim açımdan keyfi çok az." diye belirtmişsin, sende öyle bir durum söz konusuysa zaten Burst hakkında olumlu düşünmen mümkün değil(ki saygı duyarım, herkes aynı içerikte aynı şeyi aramayabilir).

Burst'ü bana sevdiren şey aslında Beyblade konseptini neden sevdiğimle aynı, gerçek hayata en yakın olan anime içeriği, gerçek hayatta Beyblade oynamayı seviyorum ve bu bir animede inanılmaz ve üzerine düşünülmesi gereken karakterler, iyi bir ana karakter ve sıra dışı bir olay örgüsüyle birleşince benim en sevdiğim jenerasyon haline gelmiştir.

Fury konusunda ise, bana o kadar iyi gelmedi ya. Kentanın gelişimi oldu bitti gibi hissettirdi, beybladelar baya baya abartıldı yani fantastikliğin dibine vuruldu. Bu iyi mi kötü mü izleyiciye bağlı ancak bu noktada birbirimize ters düşüyoruz.

Ve gelelim Burst'teki beyblade tasarımlarına. Bana göre ortada tasarım falan yok. Bir kaç model dışında yaptıkları şey tamamiyle renk cümbüşü. Gökkuşağı gibi beybladeler. Tasarımlarını hiç beğenmedim bu serinin. (İstisnaları var elbet.) Çok daha renkli ve desenli yapacağız diye anlamsız tasarımlar yapmışlar.

Gel gelelim yaş faktörüne. Şu bir gerçek ki Beyblade ile tanıştığın ilk sezon hangisiyse istemsiz ona bir sempati duyuyorsun. Ben Burst'u oturup tam manasıyla izlediğimde 21 yaşındaydım. Bakuten ile ise herhalde 6-7 yaşlarımda tanışmışımdır. Beyblade hiçbir zaman 35-40 yaşlarındaki insanlara hitap etmedi. Shounen türü genelde 15-25 yaş arasını hedefler. İlk iki sezon bence bu şartı sağlayabilecekken Burst'un bir anda 7-12 yaş arası masumluğuna döndüğünü hissediyorum. Muhtemelen bunun sebebi beyblade'lerin o evrende çok masumane olmalarıydı. Oysa Metal ve Bakuten'de Dünya'yı bile ele geçirebilecek kadar güçlü bladeler vardı. Kutsal canavarlar ve yıldız parçacıkları evrenin ve dünyanın kaynaklarıydı neredeyse. Oysa Burst'te çocukların uğraştığı basit bir spor aktivitesine dönmüş beyblade. Beyblade'in gerçek hayatta sporlaşması güzel bir şeyken animede ise ne kadar sporlaşırsa ve gerçekçi olmaya çalışırsa o kadar kötüleşiyor bence.

Son olarak da gene 51 bölümdeki bir yorumlaşmamı paylaşayım.

Cevabım:
Tasarım konusunda evet ilk sezonda insanlar ikiye ayrılabilir, zira farklı bir şey denenmiş ve bende buna saygı duyarım. Ama bu tasarımlar benim yıllardır ihtiyacım olan şeydi(dynamite battle lanetine kadar, o ayrı). Metal ve Bakuten ekolü tasarımlar seni cezbediyorsa dediğim gibi, Burst'ten zevk almazsın ancak o sanat tasarımını sevenlede bir hayli fazla.

Yaş faktörü için konuşmam gerekirse, ben nostalji insanı değilim ekstrem bir durum olmadıkça, bir medya içeriği bana yıllar sonra kendini tükettirebiliyorsa demek ki benim için bir şeyler başarmış demektir. Ki evet d-rights ve takara tomy yüzünden biraz masumlaştıkları doğru ancak iyi bir yazarlıkla bunun üstesinden geldiler, üzerine düşününce iyi bir şeyler çıkartabilirsin Burst'ten ki bu da ayrıca takdir edilmesi gereken bir iştir bence çünkü her yaştan insana bir içerik sunar. Shounen konusuysa tamamen kişisel bir zevk ki bana göre Burst Beyblade'in shounenlik kısmına yeni bir perspektif getirmiştir.

Son kısım içinse olay sadece gerçeklik değil, karakter, karakter yazılmışlıkları, olay örgüsü gibi faktörler var. Sen kendin çevirip oynasan bile orada anlatılmaya çalışılan iyi bir hikaye ve muazzam karakter gelişimleri var ki Burst'ü iyi yapan şeylerden birisi de fantastik öğeler düşük olsa bile iyi bir Beyblade hikayesi yazılabileceğini göstermektir.
  • 1
  • 0

Shirasagi Lui

  • *****
  • Toplam İleti 585
  • BeyPuan 430
  • I won't lose!
tamamen katıldıldığım ve haklı bulduğum bir post,burst gibi gerçek maçlar,metaldeki fizik kanunlarını aşan maçlardan kat ve kat daha iyi bence
  • 1
  • 1

lost longinus

  • *
  • Toplam İleti 293
  • BeyPuan 419
  • Orion Pax BC Takım Kaptanı
tamamen katıldıldığım ve haklı bulduğum bir post,burst gibi gerçek maçlar,metaldeki fizik kanunlarını aşan maçlardan kat ve kat daha iyi bence
Bu fizik kanunlarını aşma olayı da çoğunlukla pazarlama için yazılmış hikayeler, en büyük örneği Metal Fury'dir bu konuda(Musa'nın kızıldenizi beyblade ile ikiye yarması tek örnek olarak yeter). Ve aslında Metal saga potansiyel altı bir iş. Bakuten Shoot'ta fizik dışına çıkmasına rağmen yazının ilk kısımlarında bahsettiğim yavaş yavaş gelişen evren konseptine uyan bir hikayeydi Bakuten Shoot ama metal serisi bu iki formülün hiçbirini uyguluyormuş gibi hissetmedim, kurulan dünya mantıksız, karakterler yavan, karakterden daha çok saf kötü gibiler, Hollywood'un golden age dönemi gibi. (Son derece epik filmlerde saf iyilik timsali baş karakter saf kötü karakteri yener, güzel bir kız varsa onu da yanında götürür) Fakat formüldeki sıkıntı şu, Hollywood'un altın çağı 1962'de bitmiştir fakat Metal Saga bunu 2009-2012 arası uygulamaya çalışmıştır. New Hollywood döneminden birkaç isim vereyimde aradaki farkı daha net anlayın:

2001: A Space Odyssey/Star Wars ilk iki üçleme/Bonnie and Clyde/The Exorcist/Easy Rider/Taxi Driver

Bu kültün oluşması içim cesur yönetmenlere de ihtiyaç duyulduğunu söylemem lazım, Takafumi Adachi herhangi bir shounen yazarından farklı hiçbir şey yapmadı Metal Saga için

Martin Scorcese/George Lucas/Steven Spielberg gibi yönetmenlerde New Hollywood'un başlamasında rol oynayan cesur yapımcılardır. Beyblade'in senaryo açısından gelişimi için böyle bir cesarete sahip mangakalara ihtiyacımız var.
  • 1
  • 0

Radek_Eren

  • *
  • Toplam İleti 1455
  • BeyPuan 17874
  • Selam.
Burst animesinin sorunu kendi evreni içindeki kuralların çok zorlama olması.
İlk sezonda işin klasik rekabetçi tarafını gördük. İkinci sezonda da bu işin perde arkasını gördük. İnsanlık dışı şartlarda antrenmanlar, Beybladecilerin üzerindeki baskı falan filan.
Üçüncü sezonda da Aiga'nın gelişimi var da bu sefer işin içinde rezonans, Beyblade'inin acısını hissetme, Revive Phoenix'in kırmızıdan, siyaha dönmesi, Aiga'nın karanlık rezonansa kapılması... Yani biraz daha Beyblade'in gerçekçiliğini öne sürdüğünü iddia eden bir seride Bakuten ve Metal serilerinde görsek pek de garipsemeyeceğimiz durumlar ilk defa burada yaşanıyor.
Dördüncü sezonda işin içine Gold Turbo, Dark Turbo gibi kavramlar girdi. Bu özellikleri yetenekli Beybladeciler açabiliyor ve görebiliyor. Bu serideki en absürt şey bence. Bunlar kutsal canavar ya da yıldız parçacağı mı ki öyle herkes göremiyor?  Kendi evinde 3d yazıcısı olan herhangi bir insanın kendi Beyblade'ini basıp, turnuvalara katılabildiği bir evren bu yani. Yani bu Burst evreninde Beybladelerde özel bir materyal yok. Bu arada beşinci sezonda bu Gold Turbo konseptini çöpe atıyorlar. Neden yani?
Neyse altıncı sezonda öyle ekstra bir şey yok. Yedinci sezonda bu sefer Elemental Güç diye bi kavram ortaya çıkıyor. Bizim rezonans dediğimiz şey de aslında Elemental Güçmüş. Her Beyblade'in içinde de bu güçten varmış. Daha önce dediğim gibi, 3d yazıcıdan Beyblade basıp, turnuvalara katılabildiğin bir evren bu. Filamentin içinde de mi elemental güç varmış? Metal serideki yıldız parçacığını Burst'e uyarlamaya çalıştıkları çok belli.

Özet: Beyblade Burst animesi ne yapmaya çalıştığını bilmiyor. Bi yandan çok gerçekçiyim ben diye takılıyorken, bir yandan da Gold Turbo, Elemental Güç gibi böyle bir evrene uymayan güç sistemleri geliyor. Bu da benim için seyir zevkini bozuyor.
  • 0
  • 0

lost longinus

  • *
  • Toplam İleti 293
  • BeyPuan 419
  • Orion Pax BC Takım Kaptanı
Burst animesinin sorunu kendi evreni içindeki kuralların çok zorlama olması.
İlk sezonda işin klasik rekabetçi tarafını gördük. İkinci sezonda da bu işin perde arkasını gördük. İnsanlık dışı şartlarda antrenmanlar, Beybladecilerin üzerindeki baskı falan filan.
Üçüncü sezonda da Aiga'nın gelişimi var da bu sefer işin içinde rezonans, Beyblade'inin acısını hissetme, Revive Phoenix'in kırmızıdan, siyaha dönmesi, Aiga'nın karanlık rezonansa kapılması... Yani biraz daha Beyblade'in gerçekçiliğini öne sürdüğünü iddia eden bir seride Bakuten ve Metal serilerinde görsek pek de garipsemeyeceğimiz durumlar ilk defa burada yaşanıyor.
Dördüncü sezonda işin içine Gold Turbo, Dark Turbo gibi kavramlar girdi. Bu özellikleri yetenekli Beybladeciler açabiliyor ve görebiliyor. Bu serideki en absürt şey bence. Bunlar kutsal canavar ya da yıldız parçacağı mı ki öyle herkes göremiyor?  Kendi evinde 3d yazıcısı olan herhangi bir insanın kendi Beyblade'ini basıp, turnuvalara katılabildiği bir evren bu yani. Yani bu Burst evreninde Beybladelerde özel bir materyal yok. Bu arada beşinci sezonda bu Gold Turbo konseptini çöpe atıyorlar. Neden yani?
Neyse altıncı sezonda öyle ekstra bir şey yok. Yedinci sezonda bu sefer Elemental Güç diye bi kavram ortaya çıkıyor. Bizim rezonans dediğimiz şey de aslında Elemental Güçmüş. Her Beyblade'in içinde de bu güçten varmış. Daha önce dediğim gibi, 3d yazıcıdan Beyblade basıp, turnuvalara katılabildiğin bir evren bu. Filamentin içinde de mi elemental güç varmış? Metal serideki yıldız parçacığını Burst'e uyarlamaya çalıştıkları çok belli.

Özet: Beyblade Burst animesi ne yapmaya çalıştığını bilmiyor. Bi yandan çok gerçekçiyim ben diye takılıyorken, bir yandan da Gold Turbo, Elemental Güç gibi böyle bir evrene uymayan güç sistemleri geliyor. Bu da benim için seyir zevkini bozuyor.
Çoğu fanın favorisinin ilk 3 sezondan olması tesadüf değil bu yüzden ayrıca ek olarak(Cho-Z de dahil olmak üzere) Valt'tan sonra adam akıllı karakter gelişimi sadece Aiga'da bir nebze görebildik o da yetenekli orman çocuğu konseptinden dolayı. Valt ne güzel 103 bölüm boyunca karakter gelişimi yaşıyor, Drum'a bakıyorsun 26 bölüm. Bu durumda zaten karakterleri iyi işleyemezler. Sparking desen zaten ayrı bi facia, iki tane ana karakter koymak kimin fikriyse gidip HQ binasını basmak lazım. Bell daha da kötü bi facia(Direk DB hatta) o yüzden ona hiç girmeyeyim. Son sezonu da zaten hasbro yaptığı için kimse gerçek saymıyor sayan varsa da hasbro beyleriyle mutluluklar onlara. Başlıkta ilk 2 sezon yazmamın sebebi de bu çünkü ilk 2 sezon mükemmel Beyblade sezonlarıydı, sonrasında iş takara tomy'nin cashgrab makinesine döndü.
  • 0
  • 0

Penguen007

  • 👑 Britanya Kralı 👑
  • *
  • Toplam İleti 662
  • BeyPuan 15047
  • 🐧Dövüşmek istiyorum🐧
Güzel, derinlikli bir inceleme olmuş. Burst jenerasyonuna olan takdirimi bir nebze arttırmayı başardın.
  • 0
  • 0

lost longinus

  • *
  • Toplam İleti 293
  • BeyPuan 419
  • Orion Pax BC Takım Kaptanı
Güzel, derinlikli bir inceleme olmuş. Burst jenerasyonuna olan takdirimi bir nebze arttırmayı başardın.
Bunları senden duymak onur verici inan bana, ileride güncelleyip daha derine inmeye çalışacağım fakat seninde fikirlerini ve karşılaştırmalarını dinlemek isterim şahsen.
  • 1
  • 0