UYARI: Daha Bakuten serisini bitirmedim, bitirdiğim zaman konuyu güncelleyeceğim, karşıt görüşleri hoşgörüyle karşılarım merak etmeyin.
1. Konu: 1.Sezon Konu ve Karakter İşlenişi
İlk 3 sezon baz alındığında Burst gerçekten karakter işlenişi konusunda gerçekten iyi bir iş çıkarıyor. Valt Aoi günlük hayatımızda görebileceğimiz pozitif ve inatçı mahalle çocuğudur, diğer beyblade serilerindeki ana karakterler gibi fazla pozitif olmasına rağmen Valt'ın artısı kendisinin gerçekçi bir dünyada işleniyor oluşu, Beyblade'lerin silah olarak kullanılabildiği bir dünyada Gingka kadar tipleme özelliği göstermek asla mümkün olamaz(çünkü her daim suikaste uğrayabilirsin). İzlediğim kadarıyla Bakuten Shoot'ta bu konuda şimdilik iyi iş çıkarıyor fakat karakter yazılmışlığı konusunda Kai'nin motivasyonunun klişeliği ve bir nebze mantıksızlığından kaybediyor(meraklısı KodKahve'nin Kai Hiwatari'nin hikayesi adlı videosuna göz atabilir)
Bakuten Shoot kendi içerisinde gerçekçi bir gerçeklik oluşturan bir anime. Kendi içerisinde gerçekçi bir gerçeklik oluşturmanın iki yolu var
1)Tamamen gerçekçi bir şekilde başlatıp kademe kademe mantık çerçevesinde kurmaca evrene yeni kurallar eklersin ve bunu yaparken aksiyon dozajını da olay örgüsüne paralel olarak artırıp izleyiciye nefes boşlukları bırakarak yaparsın.(ki bunun için gerçekten iyi bir yönetmenlik işi yapılması lazım, öbür türlü Metal Fightten hallice sezonlar olur)
2)Evrenin kurallarını zaten önceden belirlersin ve kendi evreni içerisinde mantıklı olan bir senaryo, olay örgüsü ve hikaye anlatımı ile kendi evreni için düşündüğünde gerçekçi olan bir evren ortaya çıkarırsın(Kişisel olarak favorim budur, sebebi ise baştan belirlenmiş olan kurallara göre işlenen bir evren her zaman için daha caziptir benim için çünkü olay örgüsündeki karakter rastgele bir power-up almaz, başta belirlenen kurallar neyse ona göre imkanlarını iyi değerlendirmek zorundadır.)
Yazımda belirttiğim gibi 2. anlatım biçimi benim daha çok hoşuma gider ki Burst'ün hikaye anlatımı sezonsal olarak buna dayalıdır. Ayrı olarak Burst'ü benim için öne geçiren şey Burst evreninde Beyblade'in bir spor olması ve ilk defa bir Beyblade serisinde şampiyon olmaktan başka yan hedeflerin bulunması. Bu yan hedefleri açmak gerekirse Valt karakterinin rakiplerinin Beyblade perspektifini değiştirmek(diğer bir deyişle beyblade oynarken gülümsemelerini sağlamak) örnek verilebilir ve Valt harici karakterlerinde kendi motivasyonları var
Kensuke Midorikawa:Ailesinin kukla gösterileri yüzünden sürekli okul değiştirme sonrası içe kapanıklık ve önyargı geliştiren ve en sonunda Beigoma Academy'e gelen Ken'in Valt Aoi sayesinde sosyal hayatta kendine bir yer bulması
Daina Kurogami:Hasta yatağındaki küçük kardeşi Souta için bir rol model ama aynı zamanda bir hilekar, aynı zamanda küçük kardeşi harici kimseye de sıcakkanlı değil, Beigoma Academy BeyClub'a katıldıktan sonra bir takım olmanın ne demek olduğunu anlıyor fakat yaptığı hilelerle en sonunda yüzleşiyor, Beyblade'i ve Souta için bir hayal kırıklığı olduğunu düşünüp kulüpten ayrılıyor fakat sonrasında bir Blader olmanın ne demek olduğunu anlayıp yeniden ekibe katılıyor
Rantaro Kiyama: Bu kadar derin düşünülebilecek konseptler arasında bir durup nefes alma noktası.
Wakiya Murasaki: Ebeveynleri yerine hizmetçiler tarafından yetiştirilmesinin sonucu olarak(ebeveynleri meşgul) ne isterse yapan bir tip, çok arkadaşı da yok bu yüzden babasının çalışanlarından biri onu kendi oğlu Hoji Konda ile tanıştırıyor ve Wakiya ona beyblade öğretiyor, buradan da analaşılabilir ki aslında Wakiya arkadaşlarının gelişmesini isteyen bir karakter sahip ki bunu God sezonunda görüyoruz.
Shu Kurenai: Lui Shirosagi tarafından yaralandıktan sonra onu yenmeye ant içmiş, beyblade oynarken gülümsemeyi bırakmış birisi, ona gülümsemeyi geri getiren şey ise Valt'un varlığı, ona verdiği ulusal turnuvada kapışma sözü. Fakat bu sözünü sezon sonunda tutamadı ve bu onun üstünde büyük bir iz bıraktı, kendini güçsüz olmakla suçladı(sonrası 2.sezon başlığına). Ki beyblade onun için öyle bir tutkuydu ki sağlık sorunlarına rağmen antrenmana devam etti.
Bu yazılmışlığın iyi yanı ise anlamak için üzerine düşünmen ve empati yeteneğinin olması gerektiği, ki öyle çok bir empati yeteneğine gerek yok çünkü zaten bu karakterleri günlük hayatında da görme ihtimalin oldukça yüksek, özellikle Valt:
Valt Aoi: Çoğu beyblade fanı tarafından sığ bir karakter gibi görülse de aslında incelenmeye değerdir, Beyblade Burst jenerasyonunda sportmenliği, neşeyi, pozitifliği, tutkuyu, inatçılığı temsil eder ancak bunları yaparken klasik shounen ana karakterleri gibi de gözükmez çünkü beyblade bir spordur o evrende en nihayetinde, Valt'ın hissettiği duygularda bir spor yaparken hissedilebilecek en temel duygulardır ve bu yüzden izlerken hiç yabancılık çekilmez, çünkü olaylarda, olaylara verilen tepkilerde absürt değildir, doğaldır.
Ayrıca bu sezonu sevmek için diğer bir sebep, plot armor denen lanet şeyin yokluğudur. Bir nevi pokemon formülü, kazandığı kadar kaybeden, bu sayede gelişimini hissettiren ana karakter fakat bu gelişimin sonunda nihai şampiyon olmak zorunda olmaması Burst 1.sezonu ayrıca farklı yapan güzel ayrıntılardan biridir.
2. Konu: 2.Sezon Konu İşlenişi
2.Sezonda konu, karakterlerden daha önemlidir çünkü pozitiflik abidesi olan Valt, ilk defa gerçek dünyaya adım atacaktır ve ilk farkettiği şey, işlerin ciddiye bindiğidir. Sistem ciddidir, bladerlar ciddidir, yöneticiler ciddidir, takımlar ciddidir. Ciddi olmama lüksü olan tek sınıf, güçlü olanlardır ve bu böyle yıllarca sürüp gitmiştir, ek olarak transferler için dönen paralar, dünya şampiyosuna bladerlar alınırken ki kanunsuzluklar, yasadışı insan çalıştırma ve deneyleri, bunları yapanların soğukkanlılığı ve kendine güveni, ve en sonda o transferlerin ne için yapıldığını anlamak gibi konseptlerle Beyblade Burst God kesinlikle serinin en karanlık sezonu. Sadece Red Eye konsepti değil, dünya çapında Beyblade sporu ciddi bir hal almıştır ve Valt Aoi tam olarak bu sistemin endoktirine ettirmeye çalıştığı şeyin anti-tezidir.
Animenin içinde bladerların birbirine merhametsizliğine, aynı takım arası mobbinge, yönetim baskısına, kulüp fonlanma konusunda zorlanmaya yer verilmiştir zaten. Global açıdan Beyblade spor sektörü bir çöplüğe dönmüştür ve bunu da bladerların güçlenme arzusu takip etmektedir.
Free'nin self-harm derecesine varan kaya kaldırma antrenmanları(mangada kolu kanatıyor ve ayrıca panik atak sebebiyle kolunu da ısırabiliyor diye biliyorum). Shu'nun istismar derecesine varan Requiem projesi, Spriggan'ın kişiliğini almaya çalışması ve bir yok etme makinesine dönme çabaları, Boa'nın keza onu neredeyse öldürecek düzeyde çalışmalar yapması ve onu kurtarmaya çalışan Valt'ı sert şekilde terslemesi; bladerlar kafayı yemiş durumda ve onları kurtaracak biri varsa o da kendi tezini kanıtlaması gereken Valt Aoi'dir ve bunu başarır.
Free De La Hoya:"Eğer bir maçı kazanırsan, eğlenirsin. Ben her zaman kazanırım, bu yüzden sürekli eğlenirim"
Amca:"Eğer kazanmak istiyorsan, eskiden hiç vazgeçemeyeceğini düşündüğün şeyleri feda etmen gerekir"
Free'nin ve amcanın bu sözde anlatmak istediği şey aslında tüm Beyblade endüstrisini özetler niteliktedir, zira burada temsil edilen durum, dünya sıralamalarında sadece güçlü bladerların bulunması ve başarının keyif vermesiyle alakalıyken ayrıca sadece güçlü bladerların olduğu takım, grup vb. organizasyonların iyi fon alması da o evrenin bir gerçeğidir. Snake Pit'i inşa etmek milyar dolar götürmüş olmalı, hükümete rüşvet verme olasılıklarından bahsetmiyorum bile
Buradan tekrar Shu Kurenai karakter gelişimine dönmek istiyorum, kendisi gittiği Amerika'da yine antrenmanlarını üst seviyede tutmasına rağmen hala Free'ye kaybedince Valt'a karşı olan vicdan azabının onu Snake Pit'e katılmaya ittiğini söyleyebiliriz çünkü mantık çerçevesinde sadece güçlenmek isteyen, buna düzgün motivasyonu olmayan birisi Snake Pit gibi bir işe kalkışmaz, kalkışamaz. Shu'nun burada tek motivasyonu Valt kalıyor ki antrenman yaptığı zamanlar Valt'ı izlemesi buna bir gönderme olabilir çünkü rahatsız olmuş gibi bir ifade de takınıyordu.
Valt Aoi ise tüm bu güçlenme yöntemlerinin anti-tezidir ve hem Free ile savaşında Free'nin eğleniyorum demesi, hem de Shu'nun yenilmesi bu anti-tez'in doğru çıkmasını sağlamıştır. Bu olayın sonucu olarakta Valt her ne kadar öyle göstermese de serideki en olgun karakterlerden biri olduğunu kanıtlamıştır. Beyblade'in sadece bir spor olduğunun farkındadır fakat partneri Valkryie ile beraber bu işe tutku gözüyle, tatlı bir inatçılıkla bakıyordur.
BONUS:
Lui Shirosagi: Her ne kadar despot gibi bir kişiliğe ev sahipliğide yapsa, Beyblade'de güçlenmenin sağlıklı yolunun en az Valt kadar farkında ve Beyblade ile kullanıcı arasındaki bağ konusunda Valt'tan çok daha bilgili, insanların güçlenmek için Shu gibi garip yöntemlere başvurması ona hep zavallı gelmiştir ve bir bakıma haklıdır da. Ancak Shu'ya kaybettiği zaman onun eğlence anlayışınında Valt ile aynı olduğu söylenebilir. Genel bakışta Lui aslında Valt'ın daha despot hali denilebilir.(bana kalırsa mükemmel bir tanım)
3. Konu: 3.Sezon Konu İşlenişi(sadece manga)
3.Sezonun yaptığı en iyi şey rezonans konseptini çok iyi anlatması. Rezonans sadece Beyblade benle konuştudan ibaret değildir. Partnerinle çalışman, fiziksel olarak güçlenmen, taktik geliştirmen, Beyblade'ine iyi davranman gerekir. Yani özetlemek gerekirse rezonans yüzeysel değildir. Tabi rezonansın 3 çeşidi olduğunu görmüş olduk bu sezonla
1)Beyblade ve beybladeçi arasındaki güçlü bağ: Beyblade'lerin bladerlarla sağlıklı ilişki kurması sonucu oluşan rezonans. Valt, Lui, 2.sezondan sonraki Shu en başı çeken örneklerdir
2)Beyblade'in kontrolüne giren bladerlar: çok ekstrem durumlarda oluşabilecek rezonans türü. 2.sezon Shu ve Phi bunun en iyi örneklerinden
3)Beyblade ile bir olmaya çalışırken hem kendini, hem Beyblade'ini zorlayanlar. Aiga ve Hearts bunun en iyi örneklerinden
2. ve 3. örnekte Beyblade ve blader denklemi olarak blader eksik kalır ve yazar örtülü şekilde bunu bize anlatır:
"Blader olmadan Beyblade bir hiçtir"
Burst fanları bile Aiga'nın gereksiz güçlendiğini düşünürken ben buna katılmıyorum, zaten içerisinde rekabetçi, tam Achilles diyebileceğimiz bir ruh vardı ve bunu ilk bölümden görüyoruz. kendi ruhunu da Beyblade'e iyi dökmesi onu en nihayetinde iyi bir Beyblade'çi yapar.
Valt bu yeni sezonda artık geçmiş şampiyon bile rolündedir. Ancak hala rekabetçiliğinden kayıp yaşamamıştır. Aiga ile ilk maçlarında kafa kafaya gitme nedeni hem Aiga'nın rezonans yatkınlığı, hem de çiftlik çocuğu olmanın bir avantajı olan kondisyonlu olma ile açıklayabiliriz(ama zaten sonra Valt Aiganın beyblade'ini bir kere yok etti, finalde de patlattı)
Sonuç olarak Valt'ın karakter değişiminin sonu God sezonu bitince olmuştur, bu Free ve Shu içinde geçerli. Fakat eleştirilecek nokta yeni gelen ana karaktere önce bir gelişim hikayesi yazman lazım yoksa olaylar tekrara düşer ki zaten Cho-Z sezonu tekrar konusundan muzdarip. Dediğim gibi bu sezonu çok iyi yapan şey rezonansı çok iyi açıklaması ve yan karakterlerdi.
Temel olarak Aiga'nın karakter gelişimi bir insan nasıl kazanmak uğruna kendi benliğinden vazgeçer temalıdır. Ve bu tatlı rüyadan uyanması için birinin onu uyandırması gerekmektedir ve o kişi Valt olmuştur(Z Achilles'i mangada kırmıştır)
Manga anime arası diğer bir fark ise Dead Phoenix'in mangada bulunmaması(yani phi hiçbir zaman kötü olmadı ve bu konsepti severim)Lui arzı bir antagoniste beyblade'de uzun zamandır ihtiyaç vardı ve phi bunu çok güzel gideriyor.
3.Sezon hakkında çok yorumda bulunamıyorum çünkü verdiği içerik ilk 2 sezona göre çok kısıtlı kısmı bir soft reboot olduğu için. Bu yüzden bir ekstra verip kapatacağım.
EKSTRA:Beyblade savaşı koreografisi, sinematografi, en iyi bu jenerasyonda, çekim açılarının Beyblade'ler ile olan uyumu muazzam, kendi içerisinde gerçekçi olan gerçekliğinde etkisi büyük bir rol oynar bunda. Aynı zamanda Bakutenle beraber sırf oyuncak satmaya çalışmadıklarını kanıtlamış oldular, hikaye güzel yazılmış yönetmen güzel yönetmiş özetle.(ki yönetmenin güveni sahneler arası gerilimi yönetmektir, yönetmen bunda çok iyi iş çıkarmış, böyle jenerasyon bir daha zor gelir)